Cemal Kaşıkçı’nın cesedi nerede?

2 Ekim 2018’de İstanbul’da vatandaşı olduğu Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülen, cesedi bu güne kadar bulunamayan Medine doğumlu gazeteci Cemal Kaşıkçı dünya gündeminin 1. konusu olarak konuşulmaya devam ediyor. 

Evlenmek için gerekli yasal belgeleri almak üzere Türk vatandaşı nişanlısı Hatice Cengiz ile İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na giden Cemal Kaşıkçı kol saatine uyarlı akıllı telefonunu verip “ben konsolosluğa girip belgeyi alıp geliyorum” dedi. Ardından içeri giren ve daha sonra öldürülen Cemal Kaşıkçı’nın cinayeti bu güne kadar aydınlatılamadığı gibi cesedine dahi hala ulaşılamadı. 

Böylesine korkunç bir cinayeti ben daha önce görmedim ve duymadım. Bir insan vatandaşı olduğu ülkenin Başkonsolosluğuna nişanlısı ile gelecek, kendisi konsolosluğuna gündüz gözünde girecek ve bir daha çıkmayacak ve en korkunç olanı da bugüne kadar cesedi dahi bulunamayacak. Böyle bir korku filmi var mı acaba? Bu konu kesin film olur. İşin en ilginç yanı ceset yok ortada. 

xxx

Dünyanın 1. gündem maddesi olan konu ister istemez benim bulunduğum her ortamda kahvede, dernekte, sporda, toplantıda, otobüste, trende, maçta, küçük büyük işletme sahiplerini ziyaret ettiğimde bana soruluyor. Soruların içinde ilk cümle “gazeteci meslektaşınızın cesedi neden bulunamıyor?”. Tabii bu sohbetlerde çok farklı değerlendirmeler ile karşılaştım. Ancak en fazla ilgimi çeken değerlendirmeleri sıralarsam:

1-Bu cinayet islam dünyasına vurulan kara bir lekedir. Bu cinayetin İstanbul’da işlenmesi inançlılara, AKP’ye özünde Tayyip Erdoğan’a yapılan bir operasyondur.

2-İslamın merkezi Kabe’nin bulunduğu Suudi Arabistan vatandaşları böyle bir vahşi cinayeti işledi. En kötüsü öldürülenin cesedi yok edildi. Bulunamıyor.

3- Kaşıkçı olayından önce 14 Eylül’de Vatikan’da çocuklara cinsel istismar gündemdeydi ve Katolik Kilisesi’nin ruhani lideri Papa Franciscus, ABD Piskoposlar Konferansı delegesiyle Pensilvanya’da ortaya çıkan çocuklara yönelik cinsel istismar skandalını görüştü., Hıristiyanlığa leke vuranlar, İslam’a da leke vurdular.

4- İnananlarla inanmayanların savaşı var. Kilisede çocuk tecavüzleri de, Cemal Kaşıkçı cinayetini de böyle görmek gerekir. d

Bu konuşmalar benim kafama yattı. Sizce? 

xxx

Emin Çölaşan da , Necati Doğru da FETÖ’cü, öyle mi?

Türkiye’ye ihanet eden, mevcut iktidarı baskı ile devirmeye çalışan FETÖ yapısı mensuplarının yakalanmasını ve cezalandırılmasını aklı başındaki tüm Türkiye vatandaşları ister. Ben canı gönülden istiyorum. Bu iki yazara açılan dava sonrası günlerdir takip ediyorum fakat Emin Çölaşan, Necati Doğru gibilerinin böylesi bir terör örgütüne destek verdiği ya da vereceği kimsenin aklına yatmamış. Yine de son söz yargının.   

xxx

Türkiye’de bir çok yazarı okurum takip ederim. Yılmaz Özdil, Soner Yalçın, Emin Çölaşan, Necati Doğru, Saygı Öztürk, Fatih Altaylı, Ertuğrul Özkök,

 Size beğendiğim Ertuğrul Özkök’ün yazılarını yayınlıyorum: 

“Emin Çölaşan FETÖ’cü mü! Beni bile inandıramazsın

Emin Çölaşan FETÖ’cü öyle mi…Necati Doğru o da öyle yani… Sözcü gazetesinin öteki çalışanları da FETÖ’cü öyle mi…

Bu insanları sevmeyebilirsiniz… Hatta hiç hazzetmeyebilirsiniz de…

Ama Allahınızı seviyorsanız eğer elinizi vicdanınıza koyun…

Üst üste “Emin Çölaşan FETÖ’cü” deyin…

İnandırabildiniz mi kendinizi…

Emin Çölaşan’a zerre kadar sempatim olmadığını, bırakın şu ülkenin cümle âlemini, taşı toprağı bile bilir…

O desen, bırakın hazzetmeyi, benden nefret eder…

Ama insaf yahu…

İnsaf…

Ben Hürriyet’in genel yayın yönetmenliğini yaptığım sürede Emin Çölaşan’ın yazıları yüzünden az mı kavga ettim Gülen’in silahşorlarıyla…

Gülenciler kızdıklarından, beni, “Selam Tevhid” diye ne idüğü belirsiz bir terör örgütünün üyesi bile yapmaya kalktılar, Anadolu’nun şu şehrinden, bu şehrinden kendilerine yakın hâkimler bulup, onlara uyuşturucu kaçakçılarının adını verip benim telefonlarımı dinlettiler.

Ama şunu unutmayın arkadaşlar…

Bundan, 17-25 Aralık’tan, 15 Temmuz’dan yıllar önce, bu ülkenin bazı muhafazakârları, “alnı secdeye değen mütedeyyin insanlar” olarak görüp bu örgüt mensuplarının sırtını sıvazlarken…

FETÖ denilen bu terör örgütün devlete sızdığını, orduyu ele geçirmeye çalıştığını… Kimler söylüyor, kimler yazıyordu…

Hatırlayın bir o günleri…

FETÖ’nün “Orduya sızın” talimatı verdiği konuşmaların video bantlarını yayınladılar diye, kimler kumpas savcıları ve yandaşları tarafından “Ergenekoncu” olarak hedef gösteriliyordu…

Şimdi o insanlar, hayatları boyunca mücadele ettikleri o örgüte mi hizmet ettiler yani…

Şunu da unutmayın…

Tarihimizin en büyük cinayetlerinden biri olan Danıştay suikastında FETÖ’cülerin bir numaralı hedef haline getirdiği insan Emin Çölaşan’ın eşi Tansel Çölaşan değil miydi…

Sayın savcılar, sayın hâkimler… İyi niyetinizden şüphe etmiyorum. Ama hepimiz biliyoruz ki, bu ülke 15 Temmuz 2016 gecesi, tarihinin en gaddar, en acımasız, en cani örgütünün yaptığı kanlı bir darbe girişimini yaşadı.

Bu kanlı darbe 250’den fazla vatandaşımızın canına mal oldu…

Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ve ailesinin hayatına kastedildi…

Böylesine ciddi ve tarihi bir davayı, lütfen “Örgüt üyesi değil ama örgüte hizmet etti” gibi, “Adeta örgüt üyesi gibi” sübjektif iddialarla zedelemeyin…

İnanın en büyük zararı bu davalara verirsiniz…”

Bence de…

Yeni yılınız kutlu olsun.

Stuttgart – Salih Şahin

Hinterlasse jetzt einen Kommentar

Kommentar hinterlassen

E-Mail Adresse wird nicht veröffentlicht.


*