John Berger’in Yedinci Adam’ı 

John Berger adını duydunuz mu… İngiliz sanat eleştirmeni, yazar, ressam… Çağının en önemli sanat eleştirmeni olarak niteleniyor… 5 Kasım 1926‘da Londra’da doğmuş… 1958’de ilk romanı ‘Zamanımızın Bir Ressamı‘ (A Painter of our Time), 1972‘de BBC‘de televizyon serisi olarak yayınlanan ‘Görme Biçimleri‘ (Ways of Seeing) …Bunu post-modernist yazının önemli örneği olan ‘G‘ adlı deneysel romanı izler. ‘G‘ romanıyla da Booker Ödülü’nü kazanır… Pek çok eseri var…

‘Yedinci Adam‘ (Avrupa’da Bir Göçmen İşçinin Hikâyesi) adlı eseriyle tanıdım ben onu… Avrupa’daki göçmen işçilerle ilgili bir araştırma… Fotoğrafçı arkadaşı Jean Mohr’la birlikte (foto) 1975’te hazırlamış… Bu belgesel kitapta Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya, İtalya, Portekiz gibi ülkelerden Almanya’ya giden göçmen işçileri anlatıyor… Berger, Mohr’un siyah beyaz fotoğraflarını belge niteliğinde kullanarak göçmen işçilerin hikayesini anlatıyor…  Düzyazı, şiir ve fotoğraflardan oluşuyor… Hem işçilerin geldiği ülkelerde hem de Avrupa’da büyük bir ilgiyle karşılanan müthiş bir eser… Kitap en son Cevat Çapan’ın çevirisiyle Metis Yayınları’ndan yayınlandı…

İlk yayınladığı zaman önemsiz bulunmuş… Değeri daha sonra anlaşılmış… Defalarca basıldı… Şu an bazı yanları doğal olarak eskimiş… Verilen sayısal bilgiler belki geçerli değil… Ama müthiş doğal bir kitap… Diğerlerinden farklı… Aile albümlerinin içindeki görüntülerin iletisi zaman geçtikçe nasıl değişirse… Doğal olan şeyler nasıl şaşırtıcı, duygulandırıcı bir nitelik kazanırsa bu kitap da öyle… Çünkü yaşamın kendisi şaşırtıcılığını hep koruyor… Bu da eserin tılsımı olsa gerek…

Şair, yazar, çevirmen Cevat Çapan ile Yankı Yayınları sahibi Kemal Demirel’in davetiyle Türkiye’ye 1978’de gelmiş ilk kez… Berger, İstanbul’da sanat, edebiyat dünyasından birçok insanla tanışmış… Bir sanatçının evinde Ruhi Su’yu dinlemiş…  Kumkapı’da Kör Agop’un meyhanesinde Yaşar Kemal’le türküler üzerine sohbet etmiş… Adapazarı’na, Bolu ve Mudurnu’ya da gitmiş… Mudurnu’da 30 Eylül‘de Bülent Ecevit’in ünlü “Köy-Kent” mitingini izlemiş… Daha sonra 1987 İstanbul Film Festivali ve 1997 Tüyap Kitap Fuarı’nın davetiyle iki kez daha gelmiş… Çapan, 18 Kasım 2016’da Cumhuriyet’te ‘John Berger 90 yaşında‘ başlığıyla bu daveti etraflıca yazmıştı…

Berger, Londra’da orta halli bir ailenin oğlu olarak doğmuş… Orduya katılmış ama üstlerine karşı geldiği gerekçesiyle Kuzey İrlanda‘ya sürülmüş… İki yıl sonra sonra ayrılıp sanat tahsili yapmış… Kuzey İrlanda’da kaldığı bir yıl için, ‘Askere alınmış eğitimsiz genç insanların arasındaydım. Bu, işçi sınıfından çağdaşlarımla ilk kez gerçekten tanışmamdı. Onlar için ailelerine ve sevgililerine mektuplar yazardım. Beni şekillendiren çok önemli bir deneyim olduğunu görüyorum‘ diyordu konuşmalarında… Sol eğilimli, herşeye hümanist pencereden baktığını söylerdi…

Man Booker ödülünü aldığı konuşmasında Booker McConnell’ı, Batı Hint adalarında ticari sömürgecilikle suçlar ve 5 bin Sternlik ödülün yarısını Karayiplerdeki Kara Panter adlı devrimci gruba bağışlayacağını söyler… Bu olaydan sonra Britanya‘nın en radikal kişileri arasına girince Fransa‘ya taşınır… Bir daha Britanya’ya dönmez… Ödülün diğer yarısını da Yedinci Adam kitabının hazırlanması için harcar…

Türkçe’ye de çevrilmiş pek çok eseri olan John Berger, 2 Ocak 2016’da Antony/Fransa’da ölmüş. Bugün onun altıncı ölüm yıldönümü… John Berger’i anmış olalım… 2,5 yaşında iken babası, annesi Beverly ile birlikte küçük Citroen marka otomobilleriyle İstanbul’a gelen oğlu Yves, ‘Gözlerini son defa doğru kelimeyi bulmak istermiş gibi kapadı ve huzur içinde öldü‘ demiş ardından…  Meraklılara, Yedinci Adam eserini birara okumanızı tavsiye ederim… Kitabın adına gelince… O dönem Almanya ve diğer göç alan Avrupa ülkelerindeki her yedi işçiden biri göçmen işçiymiş…

Frankfurt – Halit Çelikbudak

Hinterlasse jetzt einen Kommentar

Kommentar hinterlassen

E-Mail Adresse wird nicht veröffentlicht.


*