25 yılı aşkın süredir göz tedavilerinde yenilikleri ülkemize getirerek uygulayan Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Sinan Göker ile göz rahatsızlıkları ve tedavileri konusunda önemli bilgiler aldık.
Op.Dr. Göker Gazette Aktuell okurları için şu bilgileri aktardı:
KATARAKT AMELİATI’NDA FAKO YÖNTEMİ İLE ÖMÜR BOYU SORUNSUZ GÖRME
“Katarakt; gözün içinde bulunan lens ya da mercek dediğimiz tamamen saydam olan dokunun saydamlığını kaybetmesine denir. Genellikle yaşa bağlı olarak bir de bazı hastalıklardan ve travmalardan sonra bu saydam olan küre, yani göz merceği saydamlığını kaybetmeye başlamaktadır. Katarakt ilk başladığında, görmede bulanma veya görme keskinliğinde azalma şeklinde ortaya çıkabilmektedir. En sık görülme sebebi yaşa bağlıdır. Bunun dışında bazı metabolik hastalıklarda diyabette beslenme bozukluklarında çok fazla ultraviyoleye maruz kalma durumlarında da katarakt ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca doğuştan katarakt da yapısal bünyesel sebeplerden görülebilmektedir.
Kataraktın tek tedavi yöntemi vardır bu da cerrahidir. Katarakt cerrahisinde şu anda uygulanan güncel yöntem fako (faco) denilen yöntemdir. Bu yöntemde gözün içindeki saydamlığını yitirmiş göz merceği, lensi çıkartılır ve gözün içine bu merceğin yapayı yerleştirilir. Bu mercek orijinal gözün kendi dokuları içine konduğu için normal lens görevi görebilmekte ve hasta kendi merceği gibi ömrünün sonuna kadar bir problem olmadan bu mercekle, görerek yaşayabilmektedir. Faco denilen bu yöntemi, Türkiye’ye ilk olarak 1990 yılında uygulamaya başladık. Dikişsiz katarakt ameliyatı yöntemidir, halk arasında lazerle katarakt yöntemi olarak da bilinen yöntem aslında faco emülsifikasyon denilen kısaca faco denilen yöntemdir. Son yıllarda lazerle katarakt ameliyatı diye tabir edilen femto faco yöntemi çıkmıştır. Femto faco yönteminde katarakt ameliyatının ön safhaları femto second lazer tarafından gerçekleştirilmekte, geri kalan yüzde 50’si yine faco yöntemiyle tamamlanılarak göz içine mercek takılmaktadır.
10 DAKİKADA DİKİŞSİZ AMELİYAT
Katarakt ameliyatı denilen ameliyatta hastanın göz merceği tamamen çıkarıldığından yerine yeni bir mercek takılma zorunluluğu vardır, yani merceksiz katarakt ameliyatı söz konusu değildir. Göz içine takılan mercekler bu faco yöntemi sayesinde, bütün ameliyat çok küçük bir kesiden gerçekleştiği için dikiş atmaya gerek kalmamakta ve 10 dakika gibi bir sürede katarakt ameliyatı tamamlanabilmektedir. Dikişsiz olduğu için ertesi gün hasta normale yakın görme keskinliğine kavuşmaktadır ve normal günlük hayatına dönebilmektedir. Son yıllarda gözün içine takılan bu göz içi merceklerinin multifokal göziçi merceği denilen çok odaklı tipleri çıkmıştır. Bu mercekler sayesinde kişi katarakt ameliyatından sonra hem uzağı hem yakını gözlüksüz olarak görebilmekte ve bu göz içi merceği sorunsuz olarak hasta yaşadığı müddetçe göz içinde kalmaktadır.
Katarakt operasyonlarında iki göz bir hafta arayla yapılır. Konforlu ve ağrısız bir ameliyattır, hastaya damar yoluyla sakinleştirici uygulanır. 10 dakika süren operasyon sonrası, hasta ertesi gün normal yaşamına döner. Katarakt ameliyatı sonrası aynı gün kişi eve gidip dinlenmeli, göz kapalı olmalı ve duş yapmamalıdır. Ama ertesi gün göz açıldıktan sonra normal günlük yaşamına dönebilir. Yaklaşık 3 hafta ya da 1 ay kadar göze damlalar damlatılmaktadır. Bunun dışında genellikle hastalardan 5 gün kadar başını yıkamama yani göze su kaçıracak şekilde bir yıkama eylemi yapılmaması istenmektedir. Ayrıca 1 ay kadar da denize ve havuza girilmemesi enfeksiyon riski açısından önemlidir.
GÖZLERDE 3 ODAKLI LENS DÖNEMİ
Op. Dr. Sinan Göker son zamanlarda uygulanan ve çok ilgi çeken trifokal lens uygulamaları hakkında bilgi verdi.
“Trifokal göz içi mercekleri, uzağı ve yakını iyi görmeyi sağlarken aynı zamanda orta mesafede de iyi bir görüş elde etmek amacıyla geliştirilmiş lenslerdir. Multifokal lenslerin teknolojisinin ilerlemesiyle birlikte, hastalar katarakt ameliyatından sonra yakını kaliteli ve iyi bir şekilde görmeye başladılar ve bu lensler çok daha sık kullanılmaya başlandı. Ben 10 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de multifocal lensleri kullanıyorum ve hastaların %90’ına bu lensleri uyguluyorum. Ancak bu lenslere multifocal denmesine rağmen, 2 odaklı yani, yakın ve uzak odağı özelliği taşımaktadır. Hastalar 40-80 cm arasındaki mesafeyi bulanık görürler. Bu mesafe günlük yaşamda az kullanılan bir mesafe olsa da, bazı hastalarda bu mesafeyi görme ihtiyacı da belirmişti. Özellikle kol boyu uzun olan hastalarda okurken veya bilgisayar kullanımında 60 cm uzaklıkta biraz zorluk yaşanıyordu. Trifocal (3 odaklı) mercekler sayesinde bu sorun da ortadan kaldırıldı. Hastalar artık bilgisayarla biraz daha uzaktan da çalışabiliyor. Bu teknoloji sayesinde, bilgisayar kullanım mesafesi, araba göstergeleri mesafesi, mutfak tezgahına erişim mesafesi gibi görme kalitesinin önemli olması gereken mesafelerde, üç odaklı merceklerle daha rahat görüş sağlanmış oldu. Diğer bir avantaj olarak da gece görüşünde parlamalar olmuyor. Merceğin UV koruma özelliği, gözlerinizi güneş ışınlarının zararlı etkilerinden ve yaşa bağlı oluşacak hastalıklardan da koruyor.”
Sonuçta bu uygulama bir katarakt ameliyatıdır. Kataraktı olmayan genç hastalara Supracor diye bilinen diğer yakın lazer tekniğini uygulamaktayız. Ancak katarakt başlangıcı olursa, bu yönteme geçiyoruz. Katarakt cerrahisi çok daha özen gerektiriyor. Çünkü bu lenslerin çok iyi merkezlenmesi ve hiçbir şekilde kaymaması gerekiyor. Ayrıca cerrahi sonrası uzakta numaranın “0” a çok yakın olarak ayarlanması gerekiyor, dolayısıyla özel bir deneyim şart. Uzakta numara kaldığı takdirde 2 ay sonra kalan numara lazerle tekrar “0”a çekiliyor.
Doğru hastaya doğru uygulama yapıldığında hasta memnuniyeti kuşkusuz çok daha fazla oluyor. Trifocal mercekleri ülkemizde 6 aydır uygulamaktayız. Ameliyat süreci çok kolaydır. 27 senedir katarakt ameliyatı yapıyorum. Faco ve Femto faco yöntemini kullanıyoruz.
LAZERLE GÖZ TEDAVİLERİ İLE 100 BİN HASTA GÖZLÜKTEN KURTULDU
Türkiye’de 1992 yılından bu yana uygulanıyor. 25 yıldır 100 binden fazla hastayı bu operasyonlarla gözlükten kurtaran Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Sinan Göker lazer operasyonlarında kullanılan yöntemlerin ve yeniliklerin önemini vurgulamakta.
Lazer tedavisi sonrası 6 ile 12 numaralar arasında olan miyoplar %95 oranında, 6 numaraya kadar olan miyoplar ise %97 oranında yani her 100 hastadan 97’si “0”a yakın bir numaraya düşüyor ve hasta gözlük veya lens kullanmayacak hale geliyor. Astigmatların tümü (miyop astigmat, hipermetrop astigmat ve mixed astigmat) lazerle tedavi edilebiliyor. 7 numaraya kadar olan hipermetroplarda lazer tedavisi sonrası 100 hastanın 95’inde gözlük kullanması gerekmeyecek seviyeye düşüyor. 10 numara üzeri miyoplarda da göz içi lensi uygulaması son yıllarda çok gelişti ve daha emniyetli hale geldi. Göz içi lensini 25 numaraya kadar miyoplara ve 7 numara astigmatlara uygulayabiliyoruz. Görme keskinliğinde 20 puan artış sağlanabiliyor. 10 dakikalık ağrısız bir operasyonla hasta ertesi gün görmeye başlıyor.
Türkiye lazer konusunda dünyadaki öncelikli ülkeler arasında bulunuyor. Dünyada lazere ilk başlayanlardan olduğumuz için teknolojiyi de erken yakalama ve takip etme fırsatı bulduk.
SUPRACOR YÖNTEMİNİ AVRUPA’DA UYGULAYAN İKİNCİ KLİNİK
Mesela yakın görme tedavisinde uyguladığımız Supracor yöntemini Avrupa’da uygulayan ikinci kliniğiz. Göz kusurlarının tedavisinde kullanılan lazer tamamen ispatlamış bir tekniktir. Gözü kaybetme veya kör olma riski yok. Çünkü bu tedavi göz dışı bir ameliyattır. Eğer gözü bir portakal olarak düşünürsek, ameliyatı kabuk kısmına yapıyoruz, içine girmiyoruz. Lazer tedavisi deneyimli bir cerrah ve ileri teknoloji kullanılarak yapıldığı takdirde, gözde ciddi kalıcı bir hasar olma ihtimali yoktur.
Ben, “Smile” ve “No touch” tekniklerini uygulamıyorum. Çünkü “No touch” diye sunulan lazer tekniği yeni bir teknik değildir, aslında bu Türkiye’ye ilk getirdiğimiz PRK tekniğinin ta kendisidir ve çok ince kornealarda uygulamak zorunda kaldığımız bir tekniktir. Bu teknikle yapılan operasyonlarda hastanın gözünde ciddi ağrı olmakta, hasta 3 gün evde dinlenmek zorunda kalmakta ve başarı yüzdesi de daha düşük olmaktadır. Smile tekniğinde ise, göz bozukluğu kornea içinden bir parça çıkarılarak düzeltildiği için ameliyattan sonra gözde herhangi bir numara kaldığında tekrar bu yöntemle yapılamamasıdır. Ayrıca bu teknikler yüksek miyop, hipermetrop, yüksek astigmat ve supracor (yani yakın görme) tedavilerinde uygulanamamaktadır.
Şu anda dünyada en geçerli ve en çok uygulanan Femto Lasik ve Wavefront teknikleridir.
Yüksek dereceli Miyop ve Hipermetrop lazerle yok edildiği gibi, artık yakın okuma gözlüğünden de lazerle rahatca kurtulabilirsiniz…
YAKINI GÖREMEYEN GÖZLERE “SUPRACOR” TEDAVİSİ İLE OKUMA KEYFİ
Op. Dr. Sinan Göker ve uzman ekibi, hem uzak hem de yakın görmeyi tek seansta düzelten güvenli, etkili ve yeni bir yöntem olan “Supracor”u ülkemizde 7 yıldır başarıyla uyguluyor. Bu tedavi yöntemi, Presbiyopi’nin, yani yaşla birlikte bozulan yakın görüşün düzeltilmesini sağlayan bir işlem olarak, hastaları kısa sürede eski göz sağlığına kavuşturuyor.
Supracor tedavisinin amacı, günlük hayattaki vazgeçilmezlerimiz olan gazete, bilgisayar, kitap, tablet ve cep telefonundaki yazıları yakından gözlüksüz okuyabilmek için göz gücünü iyileştirmektir. Supracor işleminde, gözün dış yüzeyine excimer laser uygulanılarak gözün korneası nazikçe yeniden şekillendiriliyor.
Presbiyopi, insanlarda genellikle 40 yaş sonrasında oluşan, yaşa bağlı yakını görememe kusurudur. Daha önce hiç göz problemi yaşamamış olsak da, 40 yaşını aştıktan sonra, kitap ve gazete okumada, dikiş dikmede veya bilgisayarda çalışmakta problemler yaşamaya başlarız. Zamanla ilerleyen Presbiyopi gelişmeye başladıktan sonra kişi, okuduğu kitabı, dergiyi, bir menüyü okuma mesafesi olan 35-40 cm’den daha uzakta tutma ihtiyacı duyar. Bulanık görmenin yanı sıra okurken baş ağrısı, göz ağrısı, yorgunluk ve uyku hali de beraberinde gelir.
PRESBİYOBİ „SUPRACOR“ İŞLEMİYLE TARİHE KARIŞIYOR
Op. Dr. Sinan Göker; “Supracor, uzak ve yakın görüşü tek seansta düzeltebilen bir lasik yöntemidir. Bu teknik, sadece Technolas, TENEO excimer lazer cihazları ile mümkündür. Kendi özel yazılımı sayesinde korneaya excimer lazer uygulanarak, söz konusu bölge dikkatlice yeniden şekillendirilir. Diğer yöntemlerden farkı, her iki göze de uygulanabilir olmasıdır” diyor.
Supracor, uzak ve yakın görüşü tek seansta düzelten çok etkili bir yöntem, % 90 başarı oranı ile istenilen sonucun tam anlamıyla elde edilmesini sağlayan en yeni tedavi şeklidir.
GÖZ KURULUĞU ARTIK LAZERLE TEDAVİ EDİLEBİLİYOR
Göz kuruluğu son yıllarda hastaları çok rahatsız eden ve çok fazla kişide görülen bir sıkıntı. Uzun süreli lens kullanımı, ofis havalandırma şartları, bilgisayar kullanımı ve değişen hava koşulları nedeniyle artan göz kuruluğu, yanma, batma, kaşınma, kızarma gibi gözlerde aşırı rahatsızlığa sebep oluyor.
Op. Dr. Sinan Göker ülkemizde yeni uygulamaya başladığı teknikle, 10’ar dakikalık bir lazer uygulaması sonucu toplam 4 seansta göz kuruluğunda kalıcı bir iyileşme sağlanabildiğini belirtiyor.
Op. Dr. Sinan Göker, “Göz kuruluğunun tam olarak tedavisinin bulunmadığını belirterek, bu zamana kadar bazı ilaçlar ve silikon tıpa gibi uygulamalarla bir miktar rahatlama sağlanabiliyordu. Kuru gözlerde özellikle hastalarda miyop lazer tedavisi uygulaması da zorlaşıyordu. Yeni uygulamaya başladığımız bu lazer tekniği sayesinde artık göz kuruluğunda kalıcı bir iyileşme sağlanabiliyor” dedi.
Ayrıntılı bilgi için şu irtibat numaraları ve adreste başvuurlabileceği belirtildi:
http://www.sinangoker.com.tr/index.html
Call Center : 444 31 99—–MobilTel. 0090 532 3554521
Tel : 0212 225 25 49 (PBX)—Faks : 0212 261 24 01
Adres : Hakkı Yeten Cad. Unimed Center
No:19 Kat:5 34365 Fulya Şişli / İstanbul
İstanbul – Mehmet Sepin
Hinterlasse jetzt einen Kommentar